29 Ekim 2014 Çarşamba

Teknoloji Stajı

   Teknoloji stajımda 3dmax  öğrendim. Üç boyutlu modelleme yapmak ve render almak için kullanılan bir program. İlk olarak hazır objeleri (kutu , küre , koni , piramit vb.) çizmeyi öğrendim. Daha sonra bu objeleri istediğim şekle sokmayı yani modifiye etmeyi öğrendim. Arayüzün üst kısmındaki araç çubuğunda bulunan create bölümünden istediğim objeyi seçtikten sonra, yine bu çubuktaki modifiers bölümünden üzerinde oynamalar yaptım. Bu komutlar aynı zamanda sağ tarafta bulunan kutuda da çıkmakta. ilk önce sahneye bir box çizerek bu box üzerinden devam ettik. Box çizerken segment sayısınıda ayarlıyoruz fazla yapmamız daha çok değişiklik yapmayı sağlıyor. Box üzerine tıklayıp sağ tuş yaptığımızda edit poly açılır burdan köşe kenar ve yüzeyinde değişiklik yapabiliriz. Örneğin yüzey komutu açıkken herhangi bir yüzeyi seçtiğimizde bu yüzeyi bölebiliriz , extrude edebiliriz vb. Üç boyutlu objeler üzerinde yapılabilecek başlıca komutlar; bend , cismi belli bir açı ile bükmeyi sağlar. FFD komutu ise cismi belli aralıklarla böler ve bu bölmelerde isteğimiz değişikli yapmamızı sağlar , bunuda temel komutlarla( move , rotate gibi) yaparız. Lattice; cismin segment sayısına göre boşluklu kutulara ayırıyor yani çerçeve oluşturuyor. Push; cismi içeriye yada dışarıya doğru büyütüyor. Squeeze; cismi yukarı yada yanlara doğru büyütür, curve ile yapılmazsa sadece yüzey extrude ederken curve ünüde arttırırsak eğimli yüzey elde etmiş oluyoruz. Stretch; ortasını incelterek cismin uzamasını sağlıyor. Taper; istediğin aksları seçerek curvelü yada curvesüz büyütmeyi sağlıyor. Cisimleri çizdikten sonra bu cisimlere materyal atmayı öğrendim kısayolu 'm'. Panelde belli bir sayıya kadar slot oluşturabiliyoruz. bu slota ister maxin içindeki keni malzemesini atayabiliyoruz istersek ise herhangi bir resim koyabiliyoruz. Aynı şekilde farklı kanallara da istediğimiz malzemeleri koyarak dokuyu üç boyutlu gibi görünmesini sağlayabiliyoruz. Maps kanalını açtıktan sonra bump seçeneğinede bir resim koyarak dokulu bir görüntü elde edebiliriz. Opacitysini değiştirebiliriz. En sonda ise render almak için üstte en sondaki çaydanlığa tıklayarak render alabiliyoruz. Üstteki render panelinden ayarlarını arka fonunu değiştirebiliyoruz. 

Ben bu öğrendiklerimi bir ofis tasarlayarak pekiştirdim.










Ofis Stajı Dördüncü Hafta (15/09/2014-19/09/2014)

   İkinci gün; Bahçeşehir projesinin cephe detaylarını çalıştım. Granit ve kompozit bir malzemenin birlikte kullanıldığı bir cephesi olan binaların cephe derzlerini çizdim. Bire üç oranında hazır mermer bulunmasından dolayı cepheyi bire üç parçalar halinde böldüm. 
  Üçüncü gün; yine cephe çalışmalarına devam ettim. İki tane alternatif ürettim. Birincisi bire üç parçalar şeklinde bölüp kenarlardan başlayıp ortada ne kalırsa ona göre mermer kesilecekti ikincisi bütün cepheye eşit aralıklara böldüm. Bunlardan birinciyi yapmayı tercih ettik hem daha maliyeti az hem de daha oranlı bir görüntü oluştu.
  Dördüncü gün; Bayrampaşa projesinden geri dönüş geldi ve numaratajı tekrar yapmamız istendi. Tekrar numaralarını yaptık. 
   Beşinci gün; numaratajları excel dosyasına geçirdim. Numaratajda yazan bilgileri mahal listesine geeçirdim. Böylece stajımı tamamlamış oldum. 



Adalar ve anahtar pafta

Ofis Stajı Üçüncü Hafta (08/09/2014-12/09/2014)

   Birinci gün; Ada 17 18 ve 4 ü tekrar kontrol ettim.
   İkinci gün; belediyeye teslim edilecek olduğundan bitmiş olan adaları kontrol edip numaratajlarını tamamladım. Böylece cevap gelinceye kadar bu projeden ayrılıp devam etmekte olan diğer projelere yardım ettim.
 Üçüncü gün; Bahçeşehir'de yapılan Göl Park Evleri projesine yardıma başladım. Projenin detaylandırılması kalmıştı. Ben bugün planları bitmiş olan dairelerin mahal listelerini oluşturdum. Mahal listesinde dairenin numarası , kotu , odaların işlevleri ve numaraları ile odalarda kullanılan malzemeler yazıyor. 
  Dördüncü gün; B , C , D bloklarının mahal listesini yaptım. Öğleden sonra ise planda fitnes merdiveninin detaylarını çizdim. 
   Beşinci gün; Planda düzelttiğim merdivenin kesitini çizdim. 1/50 detay merdiven çizimi yaptım. Öğleden sonra ise sunum yapılacak bir arşiv oluşturulması gerekiyormuş o yüzden Tago mimarlığın bu zamana kadar yaptığı gerçekleşen ve tasarlanan olmak üzere ikiye ayırdığım dosyalarda iyi olan görselleri proje klasörlerinde topladım. Böylece işlev olarak ayrılan yapıların sunulması kolaylaşmış oldu. 

Ataşehir ofis(gerçekleşen)


Zorlu center (tasarlanan)

Ofis Stajı İkinci Hafta (01/09/2014-05/09/2014)

   Birinci gün , Ada 4 ile devam ettim.
   İkinci gün Ada 17 'ye başladım. Aksları düzenledim. Daireleri ve çekirdekleri yerleştirdim. 
  Üçüncü gün Ada 16'da bulunan hataları düzelttim. Aksta değişiklikler yaptım. Dairelere göre yeni akslar yaptım. Çünkü elimizde bulunan 7 tane daire tipini arttırmamak için çekme paylarımızı aşmadan kendi içinde bu daireleri kullanarak akslarda oynamalar yaptım. 
   Dördüncü gün Ada 16 ile devam ettim. Bu adada köşeler olduğu için iki farklı köşe daire çözümü yaptım elimizde olan dairelere bağlı kalarak.

 


   Beşinci gün;  ara teslim yapılacağından tamamen bitirdiğimiz ada olması gerekiyordu. Bu yüzden bitmiş olan Ada 16 ve 15 in daire etiketlerini yaptım teslim edilmek üzere. Etiketlerde dairenin numarası blok ismi kotu ve metrekaresi yazmakta. Böylece dairesini alacak olan insan bu numarataja göre almış olacak ve karışıklık olmayacak.





Ofis Stajı Birinci Hafta (25/08/2014-29/08/2014)

    Ofisimi Tatsuya Yamamoto ve Gökhan Aktan Altuğ tarafından kurulan Tago Mimarlıkta yaptım. İlk gün ofisi ve ofis çalışanlarını görev dağılımlarını öğrendim. Projenin alınması tasarlanması ve uygulanma aşamalarının nasıl olduğunu öğrendim. İlk gün Bakü'de yapılan bir okul kompleksinin çatı detaylarını düzelttim ve kırma çatıya eğim verdim. 
   İkinci gün yeni alınan ve tasarımı biten kentsel dönüşüm projesinin bloklarını detaylandırmaya başladık. Ben staj dönemince yoğunluklu olarak bu projede çalıştım. Proje Bayrampaşa'da bulunan bir dokunun tekrar tasarlanması. Proje kapsamında farklı konut tipleri, home-ofis, işyeri , kamusal ve özel alanlar, okul , cami , sağlık ocağı vb. sosyal donatılar bulunmakta. Projenin genel tasarım kararı ise yeşil bir aks oluşturmak ve dışardan gelen bu aksı konutların içinden geçirerek ortada bir kamusal meydan yaratmak. Aynı zamanda farklı kotlarla teraslamalar yaparak bu bahçelerin konutlar tarafından ortak alan gibi kullanılmasını sağlamak olmuş. A tipi konutlar bayrampaşada oturanlara verilecek, B tipi konutlar ise satılacak olan daha büyük dairelerden oluşuyor.



   Ben Ada 2 den başladım. Adaların oluşturulmuş olan aksları üzerine konut tiplerini yerleştirmeye başladım. Ada 2 birinci blok , bazaya kadar 9 katlı , bazadan sonra kule ise 14 katlı , ikinci blok ise toplam 17 kat. Ben tüm bu katların planlarını yerleştirdim. İlk olarak otopark ve kuleye göre çekirdek belirledim ayrıca bu çekirdeğin katlarda bulunan dairelerin kaçış mesafesine görede sağlaması gerekiyor. Çekirdeklerden sonra daireleri yerleştirmeye başladım. Üçüncü günde ada 2 ye devam ettim. 
   Dördüncü gün; Ada 2 bitti, Ada 4'e geçtim. Burada da birinci blokta çekirdeği değiştirdim. Çünkü kule katında klima balkonu bırakmamız gerekiyordu bu yüzden çekirdeği küçülttüm. 
   Beşinci gün de Ada 4 ile devam ettim daireleri yerleştirdim. 






18 Kasım 2013 Pazartesi

Gezi Stajı 2013

                                                                

                               SİNOP


                    Tarihe uzun süre tanıklık etmiş tarihinin helenistik döneme kadar uzandığı Sinop..  

Sinop; Anadolu'nun kuzey yönde uç noktası olan İnceburun'a doğu yönde bağlanan Boztepe burnu berzahında bir kale-şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönde gelişmiştir. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzeydoğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ 'da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan ve kullanılamaz hale gelen bu limanı berzanın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde kapatılmıştır. Şimdi ise tekrar böyle bir kanal açmak için projeler yürütülmektedir.Sinop ilinin yerleşme tarihi ilk Tunç Çağı'yla başlamıştır. MÖ 7. yüzyılda bir helen Kolonisi olarak kurulan Sinop, Antik Çağ'da Karadeniz'in en önemli kentiydi. Helenistik dönemde Anadolu'nun yerli kültürleriyle, Helenistik ve Pers kültürlerini birleştirmek isteyen Pontus Devleti'nin başkenti Amasya'dan sonra Sinop'a taşındı. Bizans döneminde yöre Ortodoks Hristiyanlığının etkisiyle dilde ve kültürde Helenleşmiştir.
Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Doğu Roma İmparatorluğu, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur.


Farklı bir coğrafyası olan Sinop bunu tarih boyunca bir çok imparatorluğa ev sahibi yaparak kanıtlamıştır. Ben Sinop'u gezmeye doğu tarafından başladım. İl merkezinin doğusunda yazlık  olarak kullanılan müstakil iki ya da üç katlı evler bulunmakta.


Doğu tarafından merkeze doğru gitmeye başladık. Burası sanki bir adayı ince bir kara parçasıyla karaya bağlamışlar gibi bir an öyle inceliyor ki kara parçası sağınızda ve solunuzda denizi görmeye başlıyorsunuz. Haliyle ortadan bir yol geçiyor ve sağlı sollu kent oluşmaya başlıyor. Kara parçasının genişlediği yer ise şehir merkezi haline gelmiş. Şehir merkezinin girişindeki tarihi surlar ve kale duvarlarının kalıntıları hala durmakta. Yıkık dökük surların üstünde yeni yapılaşmalar görünüyor. Bence ilginç de bir görüntü oluşturuyor bu tarihin izlerini görmek çok güzel olmasına rağmen kent dokusu daha farklı olabilir miydi düşünmek lazım.


Kentin içine girdiğimizde karşıma Selçuklu zamanından kalma bir külliye çıktı. Alaaddin Keykubat'ın yaptırdığı cami medrese hamam ve bir de türbe bulunmakta. Benim özellikle dikkatimi caminin mimarisi çekti. Daha önce Selçuklu mimari eseri görmediğimden belkide. Burada ilk olarak caminin minaresi dışarıda cami duvarı ile birleşik. Bu daha önce alışık olmadığımız bir cami mimarisi. Cami duvarları bir kalenin duvarı gibi çok yüksek ve kentin tam merkezinde. Caminin planı dikdörtgen bir plan. Bunun nedeni ise namaz kılan insanların saflarını uzun tutmalarını istemeleriymiş. Caminin süsten uzak kalması tamamen yalın malzemelerin kullanılması ve net bir mimarinin dışarıdan okunması nedeniyle ben oldukça sevdim. Peyzajı da aynı şekilde cami ile paralellik gösterirken kot farklarıyla kademeler oluşturmuşlar. Caminin diğer bir özelliği ise minber duvarı , bu duvar kitaplara konu olan bir mermer işine sahipmiş. Fakat kubbenin çökmesiyle zarar gördükten sonra parçaları Çinili Köşk'e götürmüşler. Mutasarrıf Ömer Turan Paşa tarafından aynı yıl onarılmış.













Caminin tam karşısında bir de medrese bulunmakta. Şu anda burası ticari olarak kullanılan dükanlar bulunmakta.







Daha sonra yine şehir merkezinde bulunan Sinop Cezaevini gezdim. Burasıda kalın duvarları soğuk odalarıyla kentin merkezinde bulunan ve tarihte bir çok önemli olaylara şahit olan bir yer.






Sırada Sinop kalesi var. Sinop şehrini korumak amacıyla MÖ. 7. YY'da yarımada'nın üzerinde yapıldı meşhur Sinop kalesi. Çeşitli dönemlerde Romalılar,Bizanslılar ve Selçuklular döneminde kale onarılarak kullanıldı. Bugün bile ihtişamını koruya bilen bu kale 2050 m uzunluğunda, 25 m yüksekliğinde, 3 m genişliğinde ve iki tane giriş kapısı bulunmaktadır.





Kaleden sonra şehrin yapılarını görmüş oldum. Daha sonra Sinop'un en sevdiğim yanı olan doğasına hiç zarar vermediği yerleri gezmeye başladım. İlk önce şehir merkezinin devamı olan yani yarım adanın ucuna doğru yola çıktım. Buraya giderken yine birkaç şehir manzarasını paylaşmak istiyorum.



eski Osmanlı evler yeni yapıların arasında tek tük yıkık bir şekilde direniyorlar.





Sinop'un doğu Karadeniz'e bakan tarafı.


Yarım adanın ucuna ulaştığımızda karşımızda Karadeniz uçsuz bucaksız görünüyor. Burada hiç bir yapılaşma yok.




Daha sonra Sinop'un asıl el değmemiş olan üstüne hiç bir yapı yapılmasına izin verilmeyen İnce Burun tarafına doğru yola çıktım. Burada ki hamsilos koyu ve körfezi ve burada ki diğer doğal gezi parklarını gezdim. İnce Burun ise Türkiye'nin en kuzeyinde olma özelliğini taşıyor. Buralara kesinlikle yapılaşma ya da herhangi bir turistik tesis yapılmıyor. Bu özelliğiyle de Sinopluları bir kez daha taktir ettim böyle bir doğayı koruyabildikleri için. Burası doğal güzellikleriyle korunması gereken bir yer.










Yine Sinop İline bağlı Erfelek ilçesinde ki şelaleleri görmek için başka bir gün yola çıktım. Yedi kattan oluşan şelaleler doğal güzelliklere sahip başka bir Sinop güzelliği. Burada en çok her şeyin doğal olmasını sevdim. İki şekilde şelaleleri dolaşabiliyoruz. Birincisi doğal bir şekilde yapılmaya çalışılan merdivenler ve rampalardan oluşan yürüyüş yolu. Diğeri ise şelalelerin içinden tırmanarak ve halatlar yardımıyla dolaşmak. Ben kıyafetimin ve ayakkabımın uygun olmadığından birinci yolu tercih ettim. Birinci şelalenin başında yani yürüyüş yolunun başında bizi bir küçük ev karşılıyor. İçinde eskiden kalma bir değirmenin bulunduğu şirin bir ahşap yapı ayakta durması ise ilginç bir şekilde taşların üstünde. Dört katı çıktıktan sonra beşinci katta bizi yine böyle bir değirmen evi karşılıyor. Burayı ise kütür bakanlığı bir orada ki bir köyde yaşayan teyzeye vererek işletmesini sağlamış. Şirin bir yaratılmış her şey tamamen doğal; reçeller gözleme mısır ve nefis yayık ayranıyla doğanın içinde doğallığı yaşamaya davet ediyor. Oturma yerlerinden masalara kadar her şey doğanın yardımıyla ve sanki doğanın bir parçasıymış gibi. 












                                                 














Böylece Sinop gezimin sonuna geldim tarihiyle ve doğasıyla korunmaya değer bir şehir..